Değerli
arkadaşlarım,
Hepinizi
sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Partimizin
kurucusu, Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı, büyük insan, büyük
devlet adamı ve siyasetçi merhum Turgut Özal’ı, vefatının 8. yılında
minnet ve şükranla anıyorum.
Turgut
Özal ismi, yürütülen bütün karalama kampanyalarına rağmen, Türk
siyasi tarihinin, Türk milletinin medeniyet mücadelesi tarihinin en
büyük sembollerinden biri olarak daima hatırlanacaktır.
Zaman
geçtikçe, 1990’lı yıllarda tekrar ülkeye hakim olan statükonun
büyüsü bozulup makyajı döküldükçe, Özal’ın hizmetlerinin
değeri anlaşılmakta, ufkunun genişliği ortaya çıkmaktadır.
Önümüzdeki
pazartesi, milletimizle beraber, merhum Özal’ı büyüklüğüne
yakışır şekilde anacağız.
Değerli
arkadaşlarım,
Bildiğiniz
gibi, cumhurbaşkanlığı süresinin tadilini öngören anayasa değişikliği
teklifi, geçen hafta yapılan ikinci tur oylamada da yeterli destek
sağlanamadığı için, geri çekilmiş bulunmaktadır.
Milli
hakimiyet prensibinin benimsendiği parlamenter demokrasilerde esas,
milletin vekaletine sahip olan meclislerin kararlarına saygı duymaktır.
Anavatan
partisi olarak bizim de ekseriyetimizle desteklediğimiz teklifin
meclisçe kabul edilmemiş olması karşısında takınılması
gereken tavır, şu veya bu yorumlara saparak meclisi veya siyasetçilerin
şahsiyetlerini rencide etmek olamaz.
Meclisin
siyasi kararlarının doğruluğu hiç bir şekilde tartışılamaz.
Meclisin kararlarını tartışmaya açmak veya kabul etmemek milli
iradeyi hiçe saymak, demokrasiyi reddetmektir.
Bizim
nazarımızda mesele kapanmıştır. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kararı, sonucun belli olduğu andan itibaren bizim açımızdan
artık en doğru karar mertebesindedir.
Değerli
arkadaşlarım,
Biz
Anavatan Partisi olarak, anayasa değişikliği oylaması sürecinde
en şeffaf, dürüst ve demokrat tavrı gösteren parti olduk.
Bizim
arkadaşlarımızdan teklife oy vermeyecek olanlar zaten belliydi.
Hadiseye olumsuz yaklaşan arkadaşlarımız teklife imza atmamışlar,
tercihlerini kamuoyuna açıkça deklare etmişlerdi.
Bizim,
koalisyon ortaklarımızla vardığımız mutabakat doğrultusunda,
anayasanın amir hükümlerine ve de demokrat yaklaşıma uygun çerçevede
gösterdiğimiz gayret, sizlerin ve kamuoyunun malumudur.
Neticede
oylama yapılmış, sonuç ortaya çıkmıştır. Müneccim yorumlarına
Anavatan olarak zerre kadar itibar etmiyoruz. Bu yorumların ne kadar
hedef saptırmaya yönelik olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım,
Cumhurbaşkanının
görev süresinin uzatılmasına ilişkin anayasa değişikliği
konusunda altı aydan bu yana yapılan tartışmalar artık sona ermiş
bulunmaktadır.
Bugün
Türkiye’nin önünde, mevcut anayasa kuralları dairesinde cumhurbaşkanlığı
seçimini tamamlama konusu vardır.
Yüce
meclisin cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini en iyi şekilde
tamamlayacağına, makulü bulacağına, konuyu sorun haline
getirmeden aşacağına inanıyorum.
Meclis,
kendi iradesi konusunda hassasiyetini muhafaza ettiği sürece,
cumhurbaşkanlığı konusunun bir soruna dönüşmesi ihtimali
yoktur.
Dolayısıyla,
cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle bir krizin ortaya çıkması da
mümkün değildir.
Sonuç
olarak, bu meclis cumhurbaşkanını seçecektir. Kimsenin bu konuda
en küçük bir şüphesi olmasın.
Değerli
arkadaşlarım,
57.
Hükümet, kuruluşundan beri uzlaşma ve istikrarı her şeyin üzerinde
tutmaktadır.
Anayasa
değişikliği teklifi gibi cumhurbaşkanlığı seçimi de, hükümetin
temelini oluşturan uzlaşma ve istikrar tercihinin önüne geçmeyecektir.
Siyasi
alanda karşılaşılan sorunlar, uzlaşma ve istikrar anlayışı
temelinde hükümetin devamı yönündeki kararlılığımızı
etkilemeyecektir.
Esasen,
cumhurbaşkanlığı konusu hükümetin ne protokolünde, ne de
programında bir koalisyon kaidesi olarak herhangi bir şekilde yer
almamıştır.
Geçmişte
de, aynı şekilde çeşitli konular hükümetin gündemine gelmiş,
kimi sonuçlanmış, kimi sonuçlanmamıştır. Ama bunlar hükümetin
uyum ve istikrar yönündeki çizgisinde herhangi bir sapmaya sebep
olmamıştır. Af konusu bunlardan biridir.
Binaenaleyh,
cumhurbaşkanlığı seçimi, bir hükümet konusu, koalisyonun
mevcudiyeti ve geleceği bakımından bağlayıcı bir husus değildir.
Bununla
beraber, hükümeti oluşturan partiler, siyasi hadiselere müşterek
yaklaşma eğilimlerinin bir gereği olarak, konuyu uzlaşma zemininde
neticelendirme arayışı içindedirler.
Amaç,
karşılaşılan siyasi konu ve sorunların, meclis iradesiyle uyumlu
bir tarzda, uzlaşmacı bir anlayışla neticeye bağlanmasıdır.
Konuyu
koalisyonu oluşturan partilerin lideri olarak birlikte değerlendirmemizin
gerisinde yatan anlayış budur.
Değerli
arkadaşlarım,
Bu
vesileyle, bir hatırlatma ve uyarıda bulunmak istiyorum.
Türkiye
akşam cumhurbaşkanı seçimiyle yatıp, sabah cumhurbaşkanı seçimiyle
kalkar bir hale düşmemelidir.
Türk
demokrasisi, bu konuda, merhum Özal’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden
beri, yaşanan birtakım sıkıntılara rağmen, gelişmiş, erginleşmiş
bir demokrasidir.
Türk
demokrasisi, anayasasından yasalarına, gelenek ve teamüllerine
uzanan geniş bir çerçeveye ve oturmuş bir yapıya sahiptir.
Türk
demokrasisi, her demokraside bulunması gereken temel ilke, kural ve
kurumlar yanında, olası sorunlara karşı yeterli tedbirlere, sağlıklı
refleksler gösterebilme yeteneğine de sahiptir.
Cumhurbaşkanlığı
seçimi, demokrasimizin geniş ve müdebbir çerçevesi dahilinde
neticeye bağlanacaktır. Şu mu olacak bu mu olacak gibi yoğunlaşan
spekülasyonlar kafa karışıklığına ve sinirlerin gerilmesine
sebep olmamalıdır.
Türkiye’nin
önünde, millet tarafından çözümü beklenen büyük sorunlar vardır.
Türkiye’nin önünde hayatın akışı vardır.
Daha
geçen hafta Almanya Cumhurbaşkanı ülkemizi ziyaret etmiştir.
Enflasyonla mücadele başta olmak üzere ekonomik istikrar programı
yürümektedir. 1999 yılında yaşanan eksi büyümenin yatırım, üretim
ve istihdamda artışa çevrilmesi gereği vardır. Dış politikada
kritik gelişmeler cereyan etmektedir. Avrupa Birliği sürecinde süratle
yerine getirmemiz gereken yükümlülüklerimiz bulunmaktadır.
Milletin
sorunlarının çözümü konusunda bir aksamaya meydan verilmemesi için,
siyasetin, bürokrasinin ve kamuoyunun dikkati dağılmadan çalışmaya
devam etmesi şarttır.
Ülkenin
gündemi, milletin hayatından kopmamalıdır. Sorunlarımız cumhurbaşkanlığı
seçimi tartışmalarının gölgesi altında görünmez hale düşmemelidir.
Cumhurbaşkanlığı
konusu küçümsenecek bir konu değildir; fakat her zaman yapıldığı
gibi bu konunun da abartılması tehlikesi vardır. Son anayasa değişikliği
teklifi tartışmaları bu konuda ibret alınacak bir örnek olmuştur.
Abartma
ülkeyi obsesif bir tavra ve gerçeklerden kopmaya sürükleyecek
olumsuz bir gidiştir. Bu defa böyle bir gidişe maruz kalmamalıyız.
Bütün
konular ağırlıklarınca gündemdeki yerlerini almalıdır. Türkiye
kendini kaybetmemelidir. Türkiye yoluna devam etmelidir.
Türkiye
cumhurbaşkanlığı konusuna takılıp kalmamalıdır. Her işde bir
hayır vardır ve her iş olacağına varır.
Hepinizi
sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
|