ANAVATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI
SAYIN Mesut YILMAZ’IN
TBMM ANAP GRUP TOPLANTISINDA YAPTIĞI KONUŞMA

11 Nisan 2000

Değerli arkadaşlarım,

Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Partimizin kurucusu, Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı, büyük insan, büyük devlet adamı ve siyasetçi merhum Turgut Özal’ı, vefatının 8. yılında minnet ve şükranla anıyorum.

Turgut Özal ismi, yürütülen bütün karalama kampanyalarına rağmen, Türk siyasi tarihinin, Türk milletinin medeniyet mücadelesi tarihinin en büyük sembollerinden biri olarak daima hatırlanacaktır.

Zaman geçtikçe, 1990’lı yıllarda tekrar ülkeye hakim olan statükonun büyüsü bozulup makyajı döküldükçe, Özal’ın hizmetlerinin değeri anlaşılmakta, ufkunun genişliği ortaya çıkmaktadır.

Önümüzdeki pazartesi, milletimizle beraber, merhum Özal’ı büyüklüğüne yakışır şekilde anacağız.

Değerli arkadaşlarım,

Bildiğiniz gibi, cumhurbaşkanlığı süresinin tadilini öngören anayasa değişikliği teklifi, geçen hafta yapılan ikinci tur oylamada da yeterli destek sağlanamadığı için, geri çekilmiş bulunmaktadır.

Milli hakimiyet prensibinin benimsendiği parlamenter demokrasilerde esas, milletin vekaletine sahip olan meclislerin kararlarına saygı duymaktır.

Anavatan partisi olarak bizim de ekseriyetimizle desteklediğimiz teklifin meclisçe kabul edilmemiş olması karşısında takınılması gereken tavır, şu veya bu yorumlara saparak meclisi veya siyasetçilerin şahsiyetlerini rencide etmek olamaz.

Meclisin siyasi kararlarının doğruluğu hiç bir şekilde tartışılamaz. Meclisin kararlarını tartışmaya açmak veya kabul etmemek milli iradeyi hiçe saymak, demokrasiyi reddetmektir.

Bizim nazarımızda mesele kapanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararı, sonucun belli olduğu andan itibaren bizim açımızdan artık en doğru karar mertebesindedir.

Değerli arkadaşlarım,

Biz Anavatan Partisi olarak, anayasa değişikliği oylaması sürecinde en şeffaf, dürüst ve demokrat tavrı gösteren parti olduk.

Bizim arkadaşlarımızdan teklife oy vermeyecek olanlar zaten belliydi. Hadiseye olumsuz yaklaşan arkadaşlarımız teklife imza atmamışlar, tercihlerini kamuoyuna açıkça deklare etmişlerdi.

Bizim, koalisyon ortaklarımızla vardığımız mutabakat doğrultusunda, anayasanın amir hükümlerine ve de demokrat yaklaşıma uygun çerçevede gösterdiğimiz gayret, sizlerin ve kamuoyunun malumudur.

Neticede oylama yapılmış, sonuç ortaya çıkmıştır. Müneccim yorumlarına Anavatan olarak zerre kadar itibar etmiyoruz. Bu yorumların ne kadar hedef saptırmaya yönelik olduğunu da çok iyi biliyoruz.

Değerli arkadaşlarım,

Cumhurbaşkanının görev süresinin uzatılmasına ilişkin anayasa değişikliği konusunda altı aydan bu yana yapılan tartışmalar artık sona ermiş bulunmaktadır.

Bugün Türkiye’nin önünde, mevcut anayasa kuralları dairesinde cumhurbaşkanlığı seçimini tamamlama konusu vardır.

Yüce meclisin cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini en iyi şekilde tamamlayacağına, makulü bulacağına, konuyu sorun haline getirmeden aşacağına inanıyorum.

Meclis, kendi iradesi konusunda hassasiyetini muhafaza ettiği sürece, cumhurbaşkanlığı konusunun bir soruna dönüşmesi ihtimali yoktur.

Dolayısıyla, cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle bir krizin ortaya çıkması da mümkün değildir.

Sonuç olarak, bu meclis cumhurbaşkanını seçecektir. Kimsenin bu konuda en küçük bir şüphesi olmasın.

Değerli arkadaşlarım,

57. Hükümet, kuruluşundan beri uzlaşma ve istikrarı her şeyin üzerinde tutmaktadır.

Anayasa değişikliği teklifi gibi cumhurbaşkanlığı seçimi de, hükümetin temelini oluşturan uzlaşma ve istikrar tercihinin önüne geçmeyecektir.

Siyasi alanda karşılaşılan sorunlar, uzlaşma ve istikrar anlayışı temelinde hükümetin devamı yönündeki kararlılığımızı etkilemeyecektir.

Esasen, cumhurbaşkanlığı konusu hükümetin ne protokolünde, ne de programında bir koalisyon kaidesi olarak herhangi bir şekilde yer almamıştır.

Geçmişte de, aynı şekilde çeşitli konular hükümetin gündemine gelmiş, kimi sonuçlanmış, kimi sonuçlanmamıştır. Ama bunlar hükümetin uyum ve istikrar yönündeki çizgisinde herhangi bir sapmaya sebep olmamıştır. Af konusu bunlardan biridir.

Binaenaleyh, cumhurbaşkanlığı seçimi, bir hükümet konusu, koalisyonun mevcudiyeti ve geleceği bakımından bağlayıcı bir husus değildir.

Bununla beraber, hükümeti oluşturan partiler, siyasi hadiselere müşterek yaklaşma eğilimlerinin bir gereği olarak, konuyu uzlaşma zemininde neticelendirme arayışı içindedirler.

Amaç, karşılaşılan siyasi konu ve sorunların, meclis iradesiyle uyumlu bir tarzda, uzlaşmacı bir anlayışla neticeye bağlanmasıdır.

Konuyu koalisyonu oluşturan partilerin lideri olarak birlikte değerlendirmemizin gerisinde yatan anlayış budur.

Değerli arkadaşlarım,

Bu vesileyle, bir hatırlatma ve uyarıda bulunmak istiyorum.

Türkiye akşam cumhurbaşkanı seçimiyle yatıp, sabah cumhurbaşkanı seçimiyle kalkar bir hale düşmemelidir.

Türk demokrasisi, bu konuda, merhum Özal’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden beri, yaşanan birtakım sıkıntılara rağmen, gelişmiş, erginleşmiş bir demokrasidir.

Türk demokrasisi, anayasasından yasalarına, gelenek ve teamüllerine uzanan geniş bir çerçeveye ve oturmuş bir yapıya sahiptir.

Türk demokrasisi, her demokraside bulunması gereken temel ilke, kural ve kurumlar yanında, olası sorunlara karşı yeterli tedbirlere, sağlıklı refleksler gösterebilme yeteneğine de sahiptir.

Cumhurbaşkanlığı seçimi, demokrasimizin geniş ve müdebbir çerçevesi dahilinde neticeye bağlanacaktır. Şu mu olacak bu mu olacak gibi yoğunlaşan spekülasyonlar kafa karışıklığına ve sinirlerin gerilmesine sebep olmamalıdır.

Türkiye’nin önünde, millet tarafından çözümü beklenen büyük sorunlar vardır. Türkiye’nin önünde hayatın akışı vardır.

Daha geçen hafta Almanya Cumhurbaşkanı ülkemizi ziyaret etmiştir. Enflasyonla mücadele başta olmak üzere ekonomik istikrar programı yürümektedir. 1999 yılında yaşanan eksi büyümenin yatırım, üretim ve istihdamda artışa çevrilmesi gereği vardır. Dış politikada kritik gelişmeler cereyan etmektedir. Avrupa Birliği sürecinde süratle yerine getirmemiz gereken yükümlülüklerimiz bulunmaktadır.

Milletin sorunlarının çözümü konusunda bir aksamaya meydan verilmemesi için, siyasetin, bürokrasinin ve kamuoyunun dikkati dağılmadan çalışmaya devam etmesi şarttır.

Ülkenin gündemi, milletin hayatından kopmamalıdır. Sorunlarımız cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarının gölgesi altında görünmez hale düşmemelidir.

Cumhurbaşkanlığı konusu küçümsenecek bir konu değildir; fakat her zaman yapıldığı gibi bu konunun da abartılması tehlikesi vardır. Son anayasa değişikliği teklifi tartışmaları bu konuda ibret alınacak bir örnek olmuştur.

Abartma ülkeyi obsesif bir tavra ve gerçeklerden kopmaya sürükleyecek olumsuz bir gidiştir. Bu defa böyle bir gidişe maruz kalmamalıyız.

Bütün konular ağırlıklarınca gündemdeki yerlerini almalıdır. Türkiye kendini kaybetmemelidir. Türkiye yoluna devam etmelidir.

Türkiye cumhurbaşkanlığı konusuna takılıp kalmamalıdır. Her işde bir hayır vardır ve her iş olacağına varır.

Hepinizi sevgi ve saygılarımı sunuyorum.