- ANAVATAN PARTİSİ GENEL
BAŞKANI
- SAYIN MESUT YILMAZ’IN
- ANAP MECLİS GRUBU KONUŞMASI
9 Mayıs 2000
Değerli arkadaşlarım,
Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Türkiye büyük millet meclisi, cumhurbaşkanlığı seçimini, gayet
düzgün bir şekilde, kurallar dairesinde tamamlamış bulunuyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir krize dönüşmeden, milletin
üzülmesine sebebiyet verilmeden gerçekleştirilmiş olması, demokrasimizin sağlıklı
bir zeminde işlediğinin göstergesidir.
Yeni Cumhurbaşkanımıza başarı dileklerimi huzurunuzda da yineliyor;
yapılan seçimin milletimize ve devletimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, yaklaşık üç aydır Türkiye
ciddi manada zaman kaybetmiştir.
Seçim neticelendiğine göre, Türkiye artık işine bakmalıdır!
Ortağı olduğumuz hükümet işine bakmalıdır!
Biz de kendi işimize bakmalıyız.
18 nisan seçimlerinden sonra başlattığımız toparlanma ve yenilenme
çalışmalarını aralıksız devam ettirmeliyiz.
Her şeyden önce sivil, demokrat, özgürlükçü çizgimizi
kuvvetlendirmeli, bu alanda tüm partilerden daha güçlü ve son derece net tavrımızı
bütünüyle ortaya koymalıyız.
Bu tavrımızı gölgeleyecek bütün davranışlardan kaçınmalıyız.
Bilhassa sorumluluk mevkiindeki bakan arkadaşlarımızın bürokrasideki kadrolarıyla
birlikte bu tavra sahip çıkmaları önem taşımaktadır.
Sivil, demokrat, özgürlükçü çizgimize ters düşen davranış,
icraat ve söylemlere hiçbir şekilde izin vermemeliyiz.
Her alanda sıkıştırılmış, kendine çıkış yolu arayan çok
farklı toplum kesimlerinin siyasal taleplerini karşılayan tek adres olduğumuzu
göstermeliyiz.
Bu kesimlerle diyalogumuzu güçlendirmeliyiz. Onlara açılmalı,
ilişkilerimizi canlandırmalıyız.
Onların sorun ve taleplerini dinlemeli ama aynı zamanda kendimizi de
onlara anlatmalıyız.
Samimiyetimizi göstermeli, bu kesimlerin sıkıntısını paylaşmalı,
bu sıkıntıların çözümü için tekliflerini almalıyız.
Farklı kesimlerin taleplerini birbirleriyle çeliştirmeden ortak bir
noktada toplama çalışmalarını devam ettirmeliyiz.
Parti çalışmalarımızı hızlandırmalıyız.
Bilhassa sandık bazında üye yazımı ve sandık temelinde örgütlenme
işini bir an evvel bitirmemiz gerekmektedir. Gerçek üye yazımına dayalı sağlam bir
taban üzerinde teşkilatlarımızı yükseltmeliyiz.
Bilgisayar ve internet konusundaki eksikliklerimizi giderip bu ağı aktif
olarak parti çalışmalarında kullanmalıyız.
Eğitim programımızın sürekli yenilenerek genişleyen halkalar
şeklinde tabana doğru devam etmesi gerekmektedir.
Başta hükümet olmak üzere herkes dönüp kendi işine bakmalıdır.
Ortağı olduğumuz hükümetin ilk aylarındaki performansına en kısa zamanda
ulaşmasını sağlamalıyız.
Değerli arkadaşlarım;
Türkiye cumhuriyeti çağdaş uygarlık düzeyini yakalama mücadelesinde
son olarak Avrupa Birliği’ne aday ülke statüsünü elde etmiştir.
Bu üyeliğin temel iki kriteri vardır. Bunlardan birincisi siyasi kriter
olan Kopenhag, ekonomik alana dair olanı ise Maastricht kriterleridir.
Yapmamız gereken siyasi istikrar ve uzlaşma ortamını da fırsat
bilerek bu kriterleri kısa sürede hayata geçirmektir.
Ekonomik bakımdan yeterli standarda ulaşmadan, vatandaşlarımızı
refaha kavuşturmadan, önümüze koyduğumuz siyasi hedeflere varmamız da mümkün
değildir.
Ekonominin önemsenmesi, programın başarıya ulaşması bu bakımdan
hayati öneme sahiptir. İstikrar bu başarının motoru durumundadır.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin o sıcak atmosferinde biz anavatan
partisi olarak sürekli bu olguya dikkat çektik. Ekonomik sorunlarımızın göz ardı
edilmemesi gerektiğini söyledik. Bu seçimi normalin dışına çıkarmayalım ve
ülkenin zamanını boşa harcamayalım dedik.
Değerli arkadaşlarım;
Hükümetin ve ülkenin önünde acil olarak iki programın uygulanması
konusu vardır.
Bunlardan birincisi, ekonomik istikrar programıdır. Bu program
geçtiğimiz yıl yürürlüğe konmuştur. Gelinen noktada ekonomik istikrar
programının vakit geçirilmeden gözden geçirilip eksikliklerinin giderilmesi
gerekmektedir.
Hükümetin önünde bulunan ikinci acil program ise Avrupa birliğine tam
üyelik programıdır.
Avrupa birliğine tam üyelik yönünde çok ciddi geniş bir programın
hazırlanması ve uygulamaya konulması gerekmektedir. Bu konunun zaman geçirilmeden ele
alınması ve üzerinde titizlikle ve ısrarla çalışılması zorunluluğu vardır.
Bu iki programın her ikisinin de yürütülmesinde koordinasyon
probleminin aşılması zorunluluğu vardır. Koordinesiz çalışma her iki programda
aksamaya neden olacaktır.
Değerli arkadaşlarım;
Nisan ayı enflasyon rakamları herkese ekonomik istikrar programının
yürüdüğünü göstermiştir. Toptan eşya fiyatlarında görülen % 2.5’lik ve
tüketici fiyat endeksinde görülen % 2.4’lük artışlar enflasyonla mücadele
programına olan güveni arttırmıştır.
Yılın ilk dört ayında enflasyon rakamları beklentilerimize yakın
ölçülerde çıkmıştır. Enflasyon belirgin bir düşme trendine girmiştir. Asıl
düşüşü mayıs ve haziran aylarından itibaren bekliyoruz.
Geçen yılın ilk dört ayı ile bu yılın ilk dört ayına ilişkin
rakamları karşılaştırdığımızda, ekonomik istikrar programının başarısını
çok açık bir şekilde görmekteyiz.
Altı ay vadeli tahvilin geçen yıl ilk dört ayda getirisi % 32.1 iken,
bu yıl bu oran % 12.8’de kalmıştır.
Altı ay vadeli mevduatın geçen yıl ilk dört ayda getirisi % 22.4
iken, bu yıl bu oran % 14.8’de kalmıştır.
Amerikan dolarının geçen yıl ilk dört ayda getirisi % 23.8 iken bu
yıl bu oran % 12.8’de kalmıştır.
Değerli arkadaşlarım;
Geçtiğimiz yıl depremle birlikte yaşadığımız durgunluk artık
yerini canlanmaya bırakmıştır. Piyasalar canlıdır. Çarşı pazar canlıdır.
İthalat artarak 1998’deki seviyesini yeniden yakalamıştır.
Yaşanan bu canlılık üretime de yansımıştır. Sanayi üretimi
gerileme sürecinden çıkmış, yükselmeye başlamıştır.
Değerli arkadaşlarım;
Yurt içindeki ve dışındaki yatırımcıların Türk ekonomisi
hakkındaki beklentileri son derece olumludur.
Uluslararası kredi kuruluşlarının Türkiye’nin notunu pozitif yönde
artırmaya devam etmeleri, ekonomik istikrar programına güveni arttırmıştır.
Hemen belirtmeliyiz ki, Türk ekonomisine olumlu bakışın gerisinde
Türkiye’de siyasi istikrarın devam edeceğine olan inanç vardır.
Değerli arkadaşlarım,
Burada bir defa daha altını çiziyorum.
Hükümetteki istikrar sürecektir.
Ekonomik istikrar programı da uygulanmaya devam edecektir.
Değerli arkadaşlarım,
Ekonomiye en büyük zararı siyasetin kilitlenmesi ve istikrarın
bozulmasının verdiğini herkes görmeli, kabul etmeli ve davranışlarını buna göre
belirlemelidir.
Esasen, ekonomiyi düzlüğe çıkarmak için bir çok kereler tutarlı ve
geniş çaplı programlar hazırlanıp uygulamaya konulmuştur.
Ancak, siyasi istikrarsızlık ortamları bu programların uygulanmasına
veya uygulanmaya başlansa bile sürdürülebilmesine imkan vermemiştir.
Nitekim, 55. Hükümetin 1998 yılında başlattığı ekonomik istikrar
programı, o yıl tüm göstergeleriyle büyük bir başarıya işaret ettiği halde, 1999
yılında yaşanan siyasi istikrarsızlık ile seçim ortamı, kurulan dengeleri alt üst
etmiştir.
Türkiye’nin, yılbaşından bu yana uygulanmaya başlanan ekonomik
istikrar programının da aynı akıbete uğramasına tahammülü yoktur.
Ekonominin nezaketi, küçük siyasi hesaplarla istikrarın sürekli
tehdit altında tutulmasını kaldıramayacak düzeydedir.
Bunun için, ülkenin de, hükümetin de, bizim de öncelikli sorunumuz,
gündemimiz, ilgi ve mesai alanımız ekonomi olmalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
Ekonomi konusunu gelecek grup toplantımızda etraflıca ele alacağız.
Bu konudaki çalışmalarımızı sizlerle paylaşacağız.
Değerli arkadaşlarım;
Cumhurbaşkanlığı seçiminde birçokları benim gönlümü okuma
maharetini(!) Ortaya koydular.
Anavatan Partisi kurulduğu günden beri her kademede görev yaptım.
Milletvekili, bakan, başbakan olarak yıllarca hizmet ettim. Kimse benim gönlümü okuma
gereği duymadı.
Ama her nedense cumhurbaşkanlığı seçimleri süresince benim
gönlümde cumhurbaşkanlığının yattığına hükmedildi. Bu bir yakıştırmaydı.
Öyle olsa bile bunda bir sakınca da yoktu.
Ama ben bu merak ve yakıştırma içinde olanlara gönlümde olanları
söyleyeyim de merakları sona ersin. Benim gönlümde:
Enflasyonunu tek haneli rakamlara çekmiş,
Kalkınmasını tamamlamış, işsizliği çözmüş,
Milli gelir düzeyi Avrupa ölçülerine çıkmış,
Tüm vatandaşları temel hak ve özgürlüklerden alabildiğince
yararlanan,
İnsanlarının huzur ve mutluluğunu sağlamış,
Bölgesinde ve dünyada sözü geçen, dinlenen, itibarlı,
Gelişmekte olan ülkelere örnek gösterilecek bir Türkiye var.....
Bu Türkiye’yi gerçekleştirmek için siyasette yapılacak hizmetler
var.
Anavatan Partisi’ni tek başına iktidar yapmak var.
Hepinize saygılar sunuyorum. |