.

ANAVATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI

SAYIN MESUT YILMAZ’IN

ANAP GRUP TOPLANTISI’NDA YAPTIĞI KONUŞMA

8 MAYIS 2002 ÇARŞAMBA

 

Değerli arkadaşlarım, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Şahsım ve Grubumuz adına, Başbakan Sayın Bülent Ecevit’e bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, çok hızlı değişen bir dünyada yaşıyoruz. Belki de, şimdiye kadar hiçbir devirde bu kadar süratli  bir değişim yaşanmadı. Bu değişimden ülkemiz ve bölgemiz de nasibini almaktadır. Bölgemizde de çok hızlı gelişmeler yaşanmaktadır. Yaşadığımız coğrafyada, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada, artık bir daha yerinden kıpırdamaz denilen bütün taşlar yerinden oynamaktadır. Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki, bölgemizin 80 yıllık dengeleri tümüyle değişme yolundadır. Ama maalesef, Türkiye, ekonomik krizden başını kaldırıp, bu değişime ayak uydurmada son derede yoksullaşan ve zayıflayan Türkiye, tabiî dış ilişkilerinde de yalnızlığa ve karanlığa itilme tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir.

Tabiî, bu söylediklerim, bardağın boş olan yarısıdır. Bardağın dolu olan yarısında bazı umut verici gelişmeler de vardır. Enflasyon oranı düşmektedir, üretim rakamları artmaktadır, kur istikrarlı bir hale gelmiştir, kısacası ekonomide iyiye doğru bir gidiş gözlenmektedir. Ama, bardağın boş tarafı, siyasetçi olarak, bizim daha fazla dikkatimizi gerektiren tarafıdır. Oradaki eksikliği gidermediğimiz zaman, siyasetçi olarak da kendimizi görevimizi yapmış saymamız mümkün değildir. Eğer bu sorunlara çözüm getiremezsek, daha hızlı davranamazsak, daha çabuk çözümler üretemezsek, bu çözümleri dünyadaki değişimin de hızına uygun olarak süratle hayata geçiremezsek, korkarım ki yaşadığımız bunalım zaman içerisinde daha da büyüyecek, yerinde saymanın bile geriye gitmek anlamına geldiği dünyamızda, bundan kârlı çıkacak olan, Türkiye’yi geriye götürmek isteyen, devletle kavgalı olan aşırı uçlar olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye böyle bir görüntüye müstahak değildir. Bizim inancımıza göre, Türkiye bugün içinde yaşadığı bu sorunları, bu krizi, sadece daha çok çalışarak, vatandaşlarından daha fazla fedakârlık isteyerek aşamaz. Tabiî ki daha fazla çalışmalıyız, tabiî ki millet olarak fedakârlık yapmalıyız; ama, bütün bunların kendisinden beklenen semereyi verebilmesi için Türkiye’nin kulvar değiştirmesi, yepyeni bir kulvarda koşmaya başlaması lazımdır. Bu yeni kulvar, Avrupa Birliği kulvarıdır. Yani, Türkiye, hem demokratik hem idarî hem de siyasî yapısında köklü değişiklikler yaparsa, köklü yenilikler gerçekleştirebilirse bu krizi aşar.

Anavatan Partisi olarak benim ve sizlerin ortak bir sorunumuz var. Aslında, bugün yaşanan bu krizde, bugün yaşanan bu sorunlarda vatandaşımıza büyük yük olan, büyük bıkkınlık getiren bu sorunlarda en az dahli olan parti biz olmamıza rağmen, Türkiye’nin bu sorunlara rağmen bu noktaya kadar ayakta kalmış olması, geçmişte Anavatan Partisi olarak bizim gerçekleştirdiğimiz reformlarla mümkün olmasına rağmen, vatandaşımız bugün yaşadığı sorunların çözümünü öncelikle bizden beklemektedir. Yani, Anavatan Partisi olarak bizim muhatap olduğumuz talepler, vatandaşın bize ilettiği beklentiler, bizim Meclisteki gücümüzün çok üstündedir. Hatta, Anavatan Partisine son seçimde oy vermemiş olan, hiçbir seçimde Anavatan Partisine oy vermemiş olanlar dahi, bugünkü sorunların çözümünü yine Anavatandan beklemektedirler.

Değerli arkadaşlarım, bunun da çok tabiî bir sebebi vardır; çünkü, Türkiye’nin bugün ihtiyaç duyduğu değişiklikleri, yenilikleri gerçekleştirebilecek olan, Türkiye’yi yaşadığı bunalımdan çıkarabilecek olan tek güç Anavatan Partisidir. (Alkışlar)Neden Anavatan Partisidir? Çünkü, Anavatan Partisi, tıpkı bugünkü gibi, bir karamsarlığın, bir yeniden yapılanma ihtiyacının olduğu 1980’li yıllarda Türkiye’de âdeta bir mucizeyi gerçekleştirmiş olan, bu konuda deneyime sahip olan tek partidir. Anavatan Partisi olarak bugün başka bir sorumluluğu taşıyoruz. Ülkemizi son 10 yılda geriye doğru gittiği noktadan alıp, daha ileriye taşımanın mücadelesini yapıyoruz. Anavatan Partisi olarak, bugünün Türkiyesi ile geleceğin Türkiyesi arasındaki köprüyü Avrupa Birliği üyeliği üzerinden kurmaya çalışıyoruz. Her Türk vatandaşını, modern, çağdaş dünyanın, başı dik, kendine güvenen, güvence ve refah içindeki ferdi yapmayı istiyoruz. Kısacası, Türkiye’nin sahip olduğu gücü yeniden harekete geçirmeyi amaçlıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Anavatan Partisi, ufak tefek rötuşların, idareyi maslahat felsefesinin ve egemen güçlerin partisi değildir. Anavatan Partisi, değişikliğe, yeniliğe inananların ve bütün bunları Türk Toplumunun inanç, gelenek ve gerçekleri üzerine inşa etme kararlılığında olanların partisidir. Anavatan Partisinde bunu başaracak olan kadroların zenginliği vardır. Anavatan Partisinde değişim için gerekli tüm tecrübe ve birikim zenginliği vardır.

Şimdi, burada bugün yaşadığımız maalesef çözmekte geciktiğimiz, vatandaşımızın haklı olarak her gün yüzümüze vurduğu bütün sıkıntıları, bütün dertleri bir yakınma konusu olarak dile getirmenin bir faydası yoktur. Anavatan Partisi olarak bizden beklenen, konumumuz ne olursa olsun, gücümüz ne olursa olsun, vatandaşın bize verdiği destek ne olursa olsun, onu en iyi şekilde kullanıp bu dertleri azaltmaktır. Bu sorunlara çözüm getirmektir. Bütün zorluklarına rağmen, Türkiye’yi o yeni kulvara taşımaktır. Ama burada bütün Anavatanlılara düşen ortak bir sorumluluk vardır. Böyle bir dönemde, Anavatan felsefesine Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu böyle bir zaman diliminde, Kenedy’nin dediği gibi, “Ülkem benim için ne yaptı diye sorma, sen ülken için ne yaptın diye sor” dediğine benzer şekilde, bütün Anavatanlıların da: Anavatan bana ne verecek diye değil, ben Anavatana ne verebilirim diye düşünmesi lazımdır. (Alkışlar)

Zor şartlarda mücadele ettiğimiz doğrudur. Karşımızda bir sürü güçlerin en büyük hedef olarak Anavatan Partisini aldıkları da doğrudur. Ama eğer, bu mücadeleden yenilmeden, ezilmeden başarıyla çıkmayı hedefliyorsak yapmamız gereken de bellidir: Yapmamız gereken birinci şey, gücümüzü birleştirmektir. Ufak tefek şeyleri büyük alınganlık konusu yapmamaktır. Kapris, gurur tuzağına düşmemektir. Yapmamız gereken, Anavatanlılar olarak, hele hele milletin temsilcileri olarak bunun gerektirdiği disiplin içinde hareket etmektir. Eğer siz şahsi birtakım zaaflarınıza mağlup olursanız, yaptığınız mücadeleyi halka anlatabilmeniz mümkün değildir. Yani, siz yanlış şeyler yaparsanız, milletin gözünde sizin kafanızdaki iyi şeyler değil, o yaptığınız kötü şeyler öne çıkar. Onun için, bütün Anavatanlıların şu aşamada her türlü davranışına, özel yaşamına, özel dikkat göstermesi gereken bir dönemdeyiz. Bu ağırlığı, bu sorumluluğu taşıyamayan arkadaşlarımızın bize yardımcı olabilmesi mümkün değildir. Evvela gücümüzü birleştireceğiz, gereksiz yere gereksiz ayrılıkların tuzağına düşmeyeceğiz. İkincisi, sorumluluğumuzu unutmayacağız; ama ondan sonra, bugüne kadarkinden daha fazla çalışmak zorundayız.

Yapmamız gereken, evvela kendi içimizdeki kafa kargaşalığını ortadan kaldırmaktır. Fikirlerimizi daha netleştirmektir, sorunları daha uzun boylu masanın üstüne koyup  tartışmaktır, ortak çözümler üretmektir. Ondan sonra yapmamız gereken, bu çözümleri bütün zahmetine katlanıp, Türkiye gibi devasa bir ülkenin her tarafına taşımaktır,bunları teşkilatlarımızla paylaşmaktır, onların aracılığıyla vatandaşlara ulaşmaktır. Kısacası, bir yanda Ankara’da yapacağımız işler var, bir yanda da bütün yurt sathında yapmamız gereken faaliyetler var. Geçen hafta da söyledim, partimizin 19 uncu Kuruluş Yıldönümünü, yani bu değil önümüzdeki, bundan sonraki hafta sonunu üç gün süreyle milletvekilleri, Merkez Karar üyeleri, gençlik ve kadın kollarımızın başkanları ve il başkanları olarak bu değerlendirmeye ayırdık. Bu değerlendirmeyi birlikte yapacağız. Üç gün sürecek bu değerlendirmemizin sonunda, Anavatan Partisi olarak, aynı zamanda üçüncü yıldönümünü tamamlayacak olan bu Hükümet içerisindeki konumumuzu, önümüzdeki Hükümetin öncelikleri konusundaki düşüncelerimizi milletimizle paylaşacağız. Bu görüşlerimizi milletimize açıklayacağız. Velhasıl, bu önümüzdeki 20 Mayısı hem Türkiye’nin bugünkü siyasî ortamında hem de Anavatan Partisinin siyasî mücadelesinde önemli bir dönüm noktası olarak alacağız.

Bütün bu değerlendirmelerimizde hiç vazgeçemeyeceğimiz, mutlaka bağlı kalmamız gereken birtakım esaslar var. Bunları arkadaşlarım biliyorlar; ama ben bir defa daha burada tekrarlayacağım.

Anavatan Partisi olarak temel hedefimiz, ekonomik zenginliğe kavuşmuş, bu zenginliği adilce paylaşan, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği çağdaş bir toplumla temel hak ve hürriyetlere tam duyarlı, düşünce ve inanç özgürlüğüne saygılı bir devlet yapısıdır. Gelişmesini tamamlamış, çağdaş dünya ile bütünleşmiş, ekonomik gücü ve siyasî saygınlığıyla bölgesinde barış ve huzuru sağlamış bir Türkiye, Anavatan Partisinin Türk Milletine olan taahhüdüdür. Fikir, vicdan ve teşebbüs hürriyetinin bu ülkenin her bir kesimini, hatta her bir ferdini kapsayacak şekilde tümüyle yerleşmesi, Anavatan Partisinin temel amacıdır. Devletin millet için olduğunu mutlaka herkese kesin bir biçimde kabul ettirmek zorundayız ve bunu istisnasız işletmek zorundayız. Devleti ekonomik hayattan olduğu kadar, ferdin hayatından da çekmek, Anavatan Partisinin temel amacı olmalıdır. İnsanımızı ön plana çıkarmak, onun sahip olduğu potansiyeli en geniş şekilde geliştirmesine imkân sağlamak da gene bizim görevimizdir. Ve nihayet, bu memlekette yaşayan her ferdi, sadece ve sadece bu memleketin evladı olduğu için kucaklamak da Anavatan Partisinin temel özelliği olmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, bugün karşı karşıya olduğumuz sorunlar, bugün çözmekte zorlandığımız bütün meseleler, hiç birimizin moralini bozmamalıdır. Anavatan Partisi, biraz önce ifade ettiğim gibi, geçmişte bundan daha zor koşullarda Türkiye’ye çok büyük bir değişimi gerçekleştirmiş olan partidir. Anavatan Partisi, eğer dediğim şartları sağlayabilirse, gereksiz birtakım ayrılıklara, kaprislere, zaaflara düşmezse, gücünü birleştirebilirse, ev ödevini gerektiği şekilde yerine getirebilirse, hiç şüpheniz olmasın ki, parlayan Türkiye’nin, yeniden parlayacak olan Türkiye’nin mimarı da gene Anavatan Partisi olacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

 

Teknik Büro Web Team 2002