ANAVATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI SAYIN MESUT YILMAZ'IN
ANAP TBMM GRUBUNDA YAPTIĞI KONUŞMA

9 Kasım 1999

 

Değerli arkadaşlarım, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, yarın 10 Kasımdır; yani, cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk'ün ebediyete alinin 61 inci Yıldönümüdür.

Benim inancıma göre, Büyük Atatürk'ün bize bıraktığı en önemli miras, millet iradesine güvenmektir. Atatürk, milli mücadeleyi, milleti arkasına alarak başarıya ulaştırmıştır. Bugün Atatürk'ü değerlendirmekte yapılan en temel hata, Atatürk'ü hâlâ 1920'li yılların, 1930'lu yılların şartları içerisinde değerlendirmektir. Halbuki, bize düşen, Türkiye'yi 2000'li yıllara taşıyan nesle düşen hadise, 2000'li yıllardaki Atatürk'ü doğru bulmaktır, doğru okumaktır. Ben inanıyorum ki, eğer Büyük Atatürk, yani İslam dünyası içerisindeki ilk cumhuriyeti kuran, emperyalizme karşı ilk büyük siyasî zaferi kazanan; ama, aynı zamanda kurduğu cumhuriyete, o ülkeyi işgal eden devletlerin medeniyetini örnek gösteren, çağdaş, muasır devletler seviyesine ulaşmayı hedef olarak gösteren Büyük Atatürk, eğer bugün yaşasaydı, bizim bugün ulaşmaya çalıştığımız hedeflerin çoğu Türkiye'de gerçekleşmiş olurdu.

Bu vesileyle, bir defa daha Anavatan Partisi olarak ifade etmeliyiz ki, onun bize gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma hedefinden hiçbir zaman ayrılmayacağız. Ama, bu hedefe ulaşmaya çalışırken, önümüze çıkan bütün meseleleri, bütün zorlukları çözmede de milletimizin tasvibini ve desteğini alarak bu uğurda çalışacağız.

Bu vesileyle, Büyük Atatürk'ü bir defa daha rahmetle ve şükranla anıyorum.

Değerli arkadaşlarım, burada aylardan beri bir şeyi söylüyorum, diyorum ki: Yeni bir çağa giriyoruz; önümüzde iki aydan az bir zaman kaldı. Gireceğimiz çağ, yaşadığımız çağdan farklı bir çağ olacak; her bakımdan farklı bir çağ olacak. Diğer ülkeler, bu çağın hazırlıklarını süratle ikmal ediyorlar, kendilerini bu yeni çağın şartlarına hazırlamak için uzun zamandan beri çalışıyorlar. Aynı şeyi, hem de onlardan daha fazla önem taşıyarak bizim yapmamız lazım. Kendimizi 21 inci Yüzyılın, 2000'li yılların şartlarına şimdiden hazırlamamız lazım.

Bunlar için neler yapmamız gerektiğini de defalarca söyledim. Devleti küçültmemiz lazım, devleti yeniden yapılandırmamız lazım, bugünkü merkezi hantal yapıdan kurtarmamız lazım, hak ve özgürlüklerin alanını genişletmemiz lazım, birtakım devlet kurumlarının yanlışlarını gidermemiz lazım. Velhasıl, bir yeniden yapılanmayı gerçekleştirmemiz lazım.

Peki, 2000'li yıllara giderken, bu 2000'li yılların gerektirdiği yeniden yapılanmayı Türkiye'de kim gerçekleştirecek? Türkiye'yi kim değiştirecek? Bu yeni çağa Türkiye'yi kim hazırlayacak?

Değerli arkadaşlarım, eğer bu değişimi demokrasi içinde yapacaksak, bunu siyaset yapacak. Siyaset kurumu yapacak, siyasetçiler yapacak, siyasi partiler yapacak. Ha, onun için diyorum ki: Eğer, siyaset kurumuna, siyasetçiye, Parlamentoya, siyasî partilere ayrım yapmadan, hepsine karşı bir kötüleme kampanyası varsa, bir aşağılama kampanyası varsa, bir saldırı varsa, bilin ki bunu yapanlar, bu değişimi istemeyenlerdir, demokrasiyi istemeyenlerdir. (Alkışlar)

Bugün dünyanın geldiği noktada, artık dört senede bir, beş senede bir seçim yapmak demokrasi için yeterli değildir. Bugün geldiğimiz noktada, artık dürüst seçim yapmak, hakim nezaretinde de seçim yapmak demokrasi için yeterli değildir. Bugün dünyadaki hakim anlayışa göre, demokrasi sayılabilmeniz için, hukukun üstünlüğünü de gerçekleştirmeniz lazım, insan haklarına saygı duymanız lazım, dünyada şu anda hakim olan standartları gerçekleştirmeniz lazım,' onları yakalamanız lazım. Yoksa siz yarım demokrasi olursunuz; ama, Türkiye 2000'li yıllarda yarım demokrasi olamaz. Yarım demokrasi olarak yoluna devam edemez. Türkiye 2000'li yıllarda bir gerçek demokrasi olmalıdır, tam demokrasi olmalıdır. Bunun için eksiklerimiz var, bunları açık yüreklilikle ortaya koymalıyız. Önümüzde de az zaman var, o az zamanda bu eksiklikleri gidermeliyiz.

Değerli arkadaşlarım, devlet olarak neler yapılacağını biliyoruz. Yeniden yapılanmanın ne olacağını, devletin küçültülmesi gerektiğini, ekonomiden çıkması gerektiğini, insanına güvenmesi gerektiğini, insan hak ve özgürlükleri alanının genişletilmesi gerektiğini, bütün bunları biliyoruz. Bunları yapacak olanın, siyaset kurumu olduğunu, siyasî partiler olduğunu, millet iradesine dayalı Parlamento olduğunu da biliyoruz. Ama, o zaman bu değişimi, bu yeniden yapılanmayı siyasî partilerde de gerçekleştirmemiz lazım. Partilerin de kendilerini yenilemesi lazım, bu ihtiyaca göre yenilemesi lazım.

İşte, parti olarak geçtiğimiz seçimlerden beri bu gayretin içindeyiz. Seçimlerden bu yana geçen altı ay içerisinde, bu alanda hiç de küçümsenemeyecek önemli mesafeler aldık. Belki bazı arkadaşlarımızın gözlerinden kaçmış olabilir, bunu bir defa daha burada dikkatinize getirmek istiyorum.

Biliyorsunuz, Anayasada değişiklik yapıldı, sonra Siyasî Partiler Yasası değişti. Siyasî Partiler Yasasını değiştiren yasada, siyasî partilere kendi tüzüklerinde değişiklik yapma yetkisi verildi. Bunun için de altı aylık bir süre tanındı. Biz parti olarak, bu yasa yürürlüğe girdiği anda, partimizin 1983'ten bugüne kadar teşkilat başkanlığını yapmış bütün arkadaşların oluşturduğu bir komisyon kurduk. Bu komisyon, tüzük değişikliğimizi inceledi, tüzükte hangi değişiklikleri yapmamız gerektiğini görüştü. Dün İstanbul'da yaptığımız Başkanlık Divanı toplantısında, bu değişiklikleri Başkanlık Divanı olarak onayladık. Bu ay içinde yapılacak olan Merkez Karar Yönetim Kurulumuzda da bunları nihai şekline getireceğiz.

Nedir bu değişiklikler, evvela onu size ifade etmek istiyorum. Bu değişikliklerin bir kısmı, Anayasada ve yasada yapılan değişikliklere göre mecbur olduğumuz, tüzüğümüzü uydurmak zorunda olduğumuz değişikliklerdir. Mesela, 1982 Anayasasına dayalı Siyasî Partiler Kanununun yasakladığı partilerin kadın kolları ve gençlik kolları kurmaları, son değişiklikle serbest bırakılmıştı. Şimdi tüzüğümüzü buna göre değiştiriyoruz. Son seçimlerde bir defa daha gördük ki, kadınları ve gençleri dinamik olmayan bir partinin başarılı olması mümkün değil. Onun için, kadın ve gençlik kollarımıza, Tüzüğümüzde yaptığımız bu değişiklik doğrultusunda, önümüzdeki dönemde birinci önceliği vereceğiz. (Alkışlar)

Yine, daha önceki Anayasada ve yasada, partilerin yurt dışında teşkilat kurmaları yasaklanmıştı. şimdi, bu da serbest bırakıldı. Anavatan Partisi olarak, bu konuda ilk önceliği biz aldık. Mustafa Taşar arkadaşımız ve Yüksel Yalova arkadaşımız, önceki hafta Almanya'ya gittiler. Almanya, ülkesinde yabancı siyasî partilerin temsilcilik kurmasına yasal olarak izin vermiyor; ama, bunu aşabilmek için, en fazla vatandaşımızın yaşadığı bu ülkede, Anavatan Derneği kurduk. Almanya'nın muhtelif şehirlerinde bu derneği örgütledik. Şu anda Almanya'da zannediyorum dernek yoluyla bu faaliyeti başlatan ilk parti konumundayız. Vatandaşlarımızın yaşadığı diğer ülkelerin de mevzuatına uygun olarak bu çalışmalarımızı önümüzdeki dönemde tamamlayacağız. Dolayısıyla yasanın bize getirdiği, kadın kolları, gençlik kolları kurma, yurt dışında teşkilatlanma alanındaki bu çalışmalarımızı süratle ikmal ettik; ama, bu Tüzük değişikliğinin ihtiyari olan, mecburi olmayan, ama bizim parti olarak fayda gördüğümüz başka yönleri var. O konuları da size ifade etmek istiyorum.

Tüzüğümüzde bir değişiklik yapıyoruz, diyoruz ki: "Anavatan Partisine üye olacak herkesin, Anayasada milletvekili seçilebilmek için engel olarak ifade edilen suçları işlememiş olması gerekir." Biliyorsunuz, milletvekili seçilebilmek için rüşvet gibi, irtikap gibi, dolandırıcılık gibi, yüz kızartıcı suçların... (Alkışlar)

Yüz kızartıcı suçları işleyenler, affa uğramış olsalar dahi, milletvekili adayı olamazlar. Biz de şimdi Tüzüğümüzde diyoruz ki: "Bu yüz kızartıcı suçları işleyenler, Anavatan Partisine üye olamazlar" affa uğramış olsalar bile. İnanıyorum ki, bu, diğer siyasî partilere de örnek olması gereken bir davranıştır ve Türkiye'de eğer siyasî ahlak alanında siyasî partilerin kendilerine çekidüzen verebilmesi için bir atılım düşünülüyorsa, bunun başlangıç noktası da burasıdır.

Ama, bununla kalmadık, bir değişiklik daha yapıyoruz: Biliyorsunuz, milletvekilliğiyle bağdaşmayan işler var. Milletvekilleri devlet ihalesine giremezler, devlete karşı dava üstlenemezler. Şimdi, il başkanı, ilçe başkanı gibi parti yöneticilerimizde de aynı zorunluluğu getiriyoruz. Yani, bundan sonra Anavatan Partisinin il başkanlığını, ilçe başkanlığını yürüten hiç kimse, milletvekilliğiyle bağdaşmayan bu işleri yapamayacak.

Yine bu Tüzük değişikliğimizde bir başka yenilik daha getiriyoruz: Şu ana kadar teşkilatlanmadaki en önemli eksikliğimiz, teşkilatlanmada bizi en fazla rahatsız eden konu, parti teşkilatlarının Türkiye'nin en ücra yerlerine kadar, köylere kadar gerektiği şekilde örgütlenememiş olmasıydı. Birçok mahallede, birçok köyde parti temsilcimiz yoktu. Birçok . sandığımız seçimlerde sahipsiz kalmıştı, bundan dolayı partimiz büyük zarara uğramıştı.

Şimdi, yeni getirdiğimiz sistemle, parti üyeliğiyle seçmen kütüğü kayıtlarını birbirine paralel hale getiriyoruz. Yani, bundan sonra Anavatan Partisine üye olan herkes, hangi seçmen kütüğünde kayıtlı olduğunu, hangi sandıkta seçmen olduğunu, üyelik kartında görebilecek. Partide de kurduğumuz bilgisayar sistemi aracılığıyla, her sandıktaki Anavatanlı üyeleri Genel Merkezden takip imkânını bulacağız.

Partinin delege seçimlerinde, kongre delegelerinin seçiminde veya ön seçim delegelerinin seçiminde de, iki kademeli seçim usulünü getiriyoruz. Her seçim sandığındaki Anavatanlı üyeler, evvela kendi aralarında o sandıktaki Anavatan Partisi temsilcilerini seçecekler, sonra partinin aldığı oy oranına göre mahalle ve köydeki Anavatan Partisinin delegeleri seçilecek. O delegeler de, daha sonra kendi aralarında ilçe ve il yönetimlerini oluşturacaklar ve büyük kongreyi oluşturacaklar. Yani, Anavatan Partisinin bundan sonraki üyelik sistemi, sandık bazında izlenen bir sistem olacak.

Yine bizim bir başka tespitimiz vardı. Biliyorsunuz, bizim şu anda büyük şehirlerde yönetim kurulu sayımız 50'ye kadar çıkarılmıştı. Şimdi, yeni yaptığımız Tüzük değişikliğiyle, yönetim kurulu sayısını beldelerde 5'le sınırlıyoruz, belde yönetimleri 5 asıl 5 yedek olacak, ilçelerin nüfusuna göre; nüfusu 20 binden az olan ilçelerde 7 kişi olacak; 20 binden 50 bine kadar olanlarda 9 kişi olacak; 50 binden fazla olan ilçelerde yönetim kurulları 11 kişi olacak. İllerde yönetim kurulu 15 kişi olacak. Sadece 1 milyonun üstünde nüfusu olan büyük şehir statüsündeki illerde yönetim kurulları 21 kişi olacak. Yani, en fazla yönetim kurulu 21 kişiden oluşacak. Bir istisna getiriyoruz,arkadaşlarımız şimdi onu hazırlıyorlar, büyük şehir statüsündeki illerin metropol ilçelerinde nüfusu belli bir sayıyı geçen ilçelerde bunu yine 15 kişiye çıkarıyoruz.

Yani, bundan sonra Anavatan Partisi yönetimleri, sayıca mevcut duruma göre yarıya indirilmiş olacak. İnanıyoruz ki, bu daha aktif çalışmayı getirecektir. Parti teşkilatlarının bugüne kadarkinden daha fazla bu çalışmalara katılması sonucunu doğuracaktır.

Bu yaptığımız Tüzükle ilgili değişiklikler; ama, partideki yeniden yapılanma yolunda yürüttüğümüz çabalar, sadece bundan ibaret değil. Size daha önce iki defa arkadaşlarım burada bilgi verdiler. Bugün memnuniyetle ifade ediyorum ki, Anavatan Partisi, Türkiye'de ilk siyasî parti olarak yurt çapında bir bilgisayar iletişim sistemini yürürlüğe koyma aşamasına gelmiştir. Genel Merkezde bu sistemi kurduk, ilk olarak İstanbul'da bu hafta içinde faaliyete geçiriyoruz.

Türkiye'deki 80 il başkanlığımız ve 65 en büyük nüfuslu ilçe başkanlığımız, hem Genel Merkezle hem de birbirleriyle bilgisayar aracılığıyla bağlanmış olacaktır. İnternet aracılığıyla bir bilgisayar ağına kavuşmuş olacaktır. Partimizin bütün çalışmalarıyla ilgili, geçmişe doğru gerekli olan bütün bilgileri ihtiva eden, Web sayfası, Internette geçen hafta faaliyete girmiştir. Bütün milletvekili arkadaşlarımız, Internet sistemi içerisinde, e-mail adresine sahiptirler. Yani, parti teşkilatlarında anında haberleşme imkânına sahiptirler.

Bu, bizim geçmişte tespit ettiğimiz önemli bir eksiklikti. Parti Genel Merkezi ile parti teşkilatları arasında bir iletişim kopukluğunu tespit etmiştik. Bunu, en modern şekilde, herhalde Türkiye'de şu anda hiçbir partide olmayan imkânlarla telafi etmiş durumdayız.

Ama bu yeterli değil, iletişime ilaveten eğitim faaliyetleri başlatıyoruz. Seçim ertesinde çok geniş bir araştırma yaptırdığımızı geçen hafta da ifade etmiştim. Bu araştırmanın değerlendirmesi tamamlanıyor. Bunu önümüzdeki toplantıda Merkez Kararda da yapacağız. Bu araştırma ışığında, hem parti politikalarını yeniden belirliyoruz hem de yılbaşından itibaren bütün parti teşkilatımızda görevli arkadaşlarımızı bir eğitim programından geçireceğiz. Hem bölgelerde hem Genel Merkezde bu eğitim programını yılbaşından itibaren başlatıyoruz.

Daha önce size verdiğim takvimde, teşkilatlardaki yeniden yapılanmayı yıl sonuna kadar tamamlayacağımızı ifade etmiştim. Bu program da hızla yürütülmektedir. İstanbul İlimizdeki bütün ilçeler istifa etmişlerdir bu düzenlemede Genel Merkeze yardımcı olmak için, gönüllü olarak istifalarını vermişlerdir.

Teşkilat Başkanlığımız ve İstanbul Milletvekili arkadaşlarımız, İstanbul'da geçen hafta üç gün gece gündüz, 1983'ten beri partide görev yapmış olan bütün arkadaşlarımızın katılımıyla toplantılar yapmışlardır. Bu toplantıların sonuçları şu anda değerlendirilmektedir. Bu ayın sonuna kadar İstanbul İlimizde bir yeniden yapılanmaya gidilecektir. Dün, ben kendileriyle İstanbul İlinde bir toplantı yaptım, orada da ifade ettim. Hedefimiz, Anavatan Partisi davasına gönül vermiş olan herkesin bu partiye verebileceği katkıdan yararlanmaktır. Bu partiye verecek hizmeti olan, bu parti için akıtacak teri olan herkesin bu katkısının sağlanmasını hedefliyoruz, herkese ihtiyacımız vardır.

Çünkü değerli arkadaşlarım, benim burada size aylardan beri söylediğim şey, yapılması söylendiği kadar basit bir şey değildir. Bu millet, tek parti döneminden beri devletinden, devletinin kurumlarından, devletinin görevlilerinden kendisine adam gibi davranılmasını beklemektedir. Çağdaş anlamda vatandaş muamelesi yapılmasını beklemektedir.

Türkiye'de kuruluş felsefesi itibariyle, geçmişteki icraatı itibariyle, bugünkü duruşu itibariyle bunu milletimize verebilecek tek parti Anavatan Partisidir. (Alkışlar) Ama, bu kendiliğinden sağlanacak bir hedef değildir. Böyle nutuk atarak Türkiye'yi değiştiremeyiz. Türkiye'nin yeniden yapılanmasını, sadece söylemlerle yerine getiremeyiz. Bilin ki, bunun için önümüzde zorlu bir mücadele var, bu mücadeleye hazır olmalıyız. Bunu istemeyenler var, Türkiye'de statükonun devam etmesini isteyenler var. Vatandaşa "Efendi" diyen, ama efendi haline geldiği zaman ondan ürkenler var, korkanlar var. Binaenaleyh, vatandaşımızı efendi yapmak istiyorsak, millet hakimiyetini kurmak istiyorsak, Türkiye'yi çağdaş bir ülke yapmak istiyorsak, hem partideki bu yapılanmayı gerçekleştireceğiz hem de sadece söylemle kalmayacağız. Söylediğimiz şeyleri hayata geçireceğiz.

Burada da şu anda sorumluluk mevkiinde olan bakan arkadaşlarıma .daha fazla görev düşüyor. Evvela söylediğimiz şeylerle çelişen şeyleri yapmayacağız. Yanlış şeylere mani olacağız. Velev ki suçlu bile olsa, devletin görevlilerine karşı, güvenlik güçlerine karşı silahlı mukavemet yapmadıkça, devletin güvenlik görevlileri insanları vuramayacaklar; Adana'da olduğu gibi. (Alkışlar) Velev ki suçlu bile olsa, İskenderun'da olduğu gibi, ırza tasallut derecesinde kızlara sorgulama yapılamayacak. Onun için, İçişleri Bakanımızdan, bu olayları sonuna kadar takip etmesini, bu olayların sorumlularını ortaya çıkarmasını istiyorum.

Ta, Susurluk zamanından beri söylüyorum: Devlet, birtakım gerçeklerin üstü örtülerek. güçlenmez. Tam tersine devlet, devlet adına yapıldığı iddia edilen bütün yanlışların, kötülüklerin, haksızlıkların, hukuka aykırı uygulamaların teşhir edilip, faillerinin cezalandırılmasıyla güçlenir. Çünkü, devleti güçlü kılacak en önemli hadise, devletin arkasına milletin, vatandaşın güvenini eklemektir. Vatandaşa güven vermek için de, her türlü hukuksuzluğun, her türlü haksızlığın üstüne gitmek gerekir.

Bunları, sadece söz olarak söylemek yetmez. Biz, aynı zamanda iktidar ortağı bir partiyiz. Bizim ortağı olduğumuz yönetimde, evvela bu hukuksuzluklar olmayacaktır, olduğu zaman da hesabı sorulacaktır. Ve Anavatanlılar, bundan sonraki her davranışlarında söylediğimiz, Türkiye'ye hedef gösterdiğimiz, Türkiye'ye örnek gösterdiğimiz bu anlayışın temsilcisi olduklarını unutmayacaklardır. Önümüzdeki zorlu yolu aşmamızın, Türkiye'yi değiştirebilmemizin, milletimizin tasvibini ve desteğini alarak, Türkiye'yi 2000'li yılların gerektirdiği şartlara hazırlamamızın başka yolu yoktur, tek çaresi budur.

Onun için, başta bakan arkadaşlarımız olmak üzere, bütün Anavatanlılardan, milletvekili arkadaşlarımızdan, vatandaşla milleti birbirine karşı düşürecek hadiselerde gerekli duyarlılığı, cesareti ortaya koymalarını istiyorum.

Eğer devleti istediğimiz şekilde değiştireceksek, bunu milletimizin tasvibini alarak, milletimizin gönlünü kazanarak, kısacası milleti arkamıza alarak yapacağız. Bizim başka silahımız yoktur, vatandaşımızı ikna ederek yapacağız. Vatandaşımızı ikna etmek için de, evvela onu anlamamız lazım, onu sevmemiz lazım, onunla diyalog kurmamız lazım.

Ama, değerli arkadaşlarım, ne kadar zorlu olsa da, ne kadar çetin olsa da, bilin ki bugün gelinen noktada siyasetin başka alternatifi yoktur, Türkiye'yi değiştirmenin başka yolu da yoktur.

Bizi her gün eleştirebilirler, her gün yerden yere vurabilirler; işte biraz önce şahit olduğunuz olaydakine benzer şekilde basın bizim hakkımızda, arkadaşlarım hakkında olur olmaz her şeyi ortaya atabilir; ama, şunu bilin ki, bunu yapanlar, milletimizin geleceğini daha aydınlık yapacak, milletimizi daha mutlu kılacak hiçbir reçete gösteremiyorlar. Onlar sadece yıkım mühendisliği yaparlar, onlar sadece karalarlar, çamur atarlar, insanların şevkini kırarlar; ama, milletimizin iyiliği için hiçbir hedef gösteremezler.

Çünkü değerli arkadaşlarım, başta söyledim, yeni bir çağa giriyoruz. Bu çağ, geçtiğimiz, yaşadığımız çağdan farklıdır. Artık, bu çağda kavga değil, çatışma değil, bu çağda rekabet hakimdir. Artık, gerçek iki tane değildir, ideolojilerin kavgası filan yoktur. Hangi ideoloji haklı, hangisi doğru kavgası filan bitmiştir.

Bugün doğru bir tanedir; Allah'a şükür ki, o doğru; bizim 16 yıldan beri savunduğumuz doğrudur. O doğru, devletin millet için olduğu doğrusudur. O doğru, serbest piyasa ekonomisi doğrusudur. O doğru, çoğulcu demokrasinin zaferi doğrusudur. Doğru bir tanedir, önemli olan artık doğruyu aramak filan değildir, doğru bulunmuştur. Önemli olan, şimdi o doğruyu yakalayıp, kaybettiğimiz zamanı telafi etmektir, daha hızlı koşmaktır.

Bunun için önümüzde engeller vardır; ama, eğer evvela biz inanırsak, biz söylediğimiz şeylere inanırsak, bunları gerçekleştirmek için gerekli kararlılığı, cesareti gösterirsek, göreceksiniz ki bütün engeller aşılacaktır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)