DEVLET BAKANI SAYIN MESUT YILMAZ'IN
ENERJİ KONUSUNDAKİ MECLİS ARAŞTIRMA ÖNERGESİ ÜZERİNE YAPTIĞI KONUŞMA

27 Mart 1985 Çarşamba

* * *

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul milletvekili Sayın Namık Kemal Şentürk ve 10 arkadaşı tarafından verilen Meclis araştırması önergesi tümü ile Devlet Bakanı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı Sayın Cemal Büyükbaş’ın 19 Mart 1985 tarihli bir gazetede yer alan ve tekzip edilmediği iddia edilen bir demecine dayanmaktadır.

Araştırma önergesi, Meclis Başkanlığına 21 Mart 1985 günü verilmiştir. Aynı günlü gazetelerde de Sayın Büyükbaş’ın tekzibi yayınlanmıştır.

Şimdi, bir Bakanın makul sürede tekzip edilmeyen bir demecinin burada sözkonusu edilmesi anlamak mümkündür. Ancak, tekzip edilmiş olmasına rağmen bir meclis araştırmasında ısrar edilmesinin anlamını kavramakta müşkülat çektiğimizi ifade etmek isterim. Muhtemeldir ki, bu önerge ile yapılmak istenen, Kömür İşletmeleri Kurumunda değil, hükümetin içerisinde bir zaafın bulunup bulunmadığını araştırmaktır.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ ( Devamla) - Sayın milletvekilleri, bizim anlayışımıza göre Bakanlar Kurulunun hiçbir üyesi bir kamu kuruluşu veya kamu görevlisi hakkında bu tür beyanlarda bulunmak hakkına sahip değildir. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ ( Devamla) – Hükümete düşen, bu durumda kişiler varsa, onları bertaraf etmek; eğer böyle kurumlar varsa, onları da ıslah etmektir. (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Hükümet şikayet yeri değildir; hükümet üyeleri de şikayetçi olamazlar, şikayetler varsa gidermekle yükümlüdürler. (MDP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Nitekim, sayın bakanımız da “Bu ifadelerin kendisine ait olmadığın ve böyle bir ifadesinin bulunmadığını, bu ifadenin yazarın takdirini yansıtan bir ifade” olduğunu açıkça ifade etmiştir.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ ( Devamla) – Binaenaleyh, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bağlı bir kamu iktisadi kuruluşudur. Yüksek Denetleme Kurulunun ve yüce meclisin denetimine tabidir. Eğer orada bir usulsüzlük varsa, eninde sonunda sizlerin önüne gelecektir.

Geçen sene yapılan kömür ithalatındaki gecikmelerden ötürü, gerek eski bakanımız ve gerekse yeni Enerji ve tabii Kaynaklar Bakanımız, müfettiş tahkikatı açtırmışlardır. Bu soruşturmalar halen devam etmektedir.

Binaenaleyh, bu aşamada bir meclis araştırması açılmasında yarar görmediğimizi bildiriyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

DIŞ POLİTİKA

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ ( Rize) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin ve bu çerçevede hükümetimizin izlediği dış politika, üzerinde milletçe ittifak halinde bulunduğumuz temel bir anlayışı yansıtmaktadır. Bu anlayışı dünyada ve bölgemizde barış ve istikrar, karışlıklı hak ve çıkarlara saygı esaslarına dayalı yapıcı bir işbirliğinin gerçekleştirilmesi yönünden çaba gösterilmesi şeklinde tanımlamak mümkündür. Türkiye’nin, Yunanistan ile mevcut ilişkilerini de bu temel anlayış çerçevesinde mütalaa etmek yerinde olur.

Ege ve Balkanlardaki komşumuz ve NATO içinde ittifakın güneydoğu kanadında birlikte yer aldığımız Yunanistan ile ilişkilerimiz halen tatminkar olarak vasıflandırılması imkansız bir dönemden geçmektedir. Yunanistan’a karşı izlediğimiz politika yukarıda kısaca değindiğim temel anlayışa aykırı bir husus ihtiva etmediğine göre, bu duruma yol açan nedenleri herhalde Türkiye’nin tutumunda aramak ve bulmak imkanı yoktur. Aynı ittifak içinde yer alsalar dahi, her komşu iki ülke arasında olduğu gibi Türkiye ile Yunanistan arasında da zaman zaman bazı görüş ayrılıkları olması mümkündür; ancak iyi niyetle ve yapıcı bir zihniyetle bu görüş aykırılıklarının giderek birer sorun haline dönüşmesi önlenebilir. Yunanistan’la aramızda oluşmasına hiçbir katkımız bulunmayan bazı sorunların mevcut olduğu bir gerçektir. Bu sorunlar ço da uzak olmayan bir geçmişte iki ülke arasında sürdürülen müzakerelere konu teşkil etmiştir. Söz konusu görüşmeler hem karşılıklı tutumların daha iyi anlaşılmasına, hem de iki ülke arasındaki ortamın yumuşamasına katkıda bulunmuştur. Maalesef, halihazır Yunan Hükümetinin iktidara gelişini takiben aldığı ilk kararlardan birisi de bu görüşmeleri kesmek olmuştur. Oysa, sorunları görmezlikten gelerek ve diyalogdan kaçınarak bir çözüme ulaşılması ve yanlış anlamaların önlenmesi mümkün değildir. Hükümetimiz iktidara geldikten sonra Yunanistan’la ilişkilerin düzeltilmesi,iyi komşuluk ve işbirliğine dayalı yeni bir zemine oturtulması için elinden geleni yapmıştır. Esasen geçmişe baktığımızda en acı tecrübelerden sonra dahi iyi niyet ve sorumluluk duygusu içinde hareket edildiği takdirde iki ülkenin işbirliği yönünde önemli mesafeler alınabileceğini görmekteyiz.

Sayın Başbakanımızın gerek huzurunuzda, gerek başka vesilelerle vaki beyanlarında Yunan Hükümeti’ne gönderdiği barışçı mesajlar, niyetlerimiz ve tutumumuz hakkında en ufak bir tereddüde yer bırakmayacak kadar açıktır. Bu mesajın özü şudur: Türkiye’nin Yunanistan’ın bir karış toprağında bile gözü yoktur. Türkiye, Yunanistan’la iyi komşuluk ve işbirliğine dayanan ilişkiler kurmak istemektedir. Aynı ittifaka mensubiyetin gereği de budur. Sorunlarımıza müzakerelerle çözüm getirebiliriz. Bunun için güç konulardan değil, ekonomi turizm gibi kolay konulardan başlayalım. Bu konularda kaydedilecek gelişmelerin yaratacağı güven ortamı, diğer sorunların çözümünü de kolaylaştıracaktır. Ancak Ege’deki statükoyu zedeleyecek emrivakileri kabul etmeyeceğimiz de bilinmelidir.

Yunan Hükümeti Türkiye’ye karşı izlediği tutumu, hayali bir Türk tehdidi iddiasına dayandırmaktadır. Bu tür maksatlı iddiaların iki ülke arasındaki ilişkilerini iyileştirilmesini engellemekle kalmayıp, pek çok ortak yanı bulunan Türk ve yunan milletlerinin birbirine bakış tarzında yersiz önyargılara da yol açacağını gözden uzak tutmamak gerektiği kanısındayız.

Türk Hükümeti olarak, Yunanistan’a karşı izlediğimiz olumlu tutumu sözde bırakmadık; vizeyi tek taraflı olarak kaldırmak suretiyle somut ve önemli bir iyi niyet jesti de yaptık. Ancak bütün bunlara rağmen Yunan Hükümetinden olumlu bir karşılık göremedik. Bu da, Yunan Hükümetinin, Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmeyi istemediğini ve mevcut durumun sürdürülmesinde özellikle iç politika bakımından yarar gördüğünü göstermektedir .Bu vesileyle, tehdit teşkil ettiği iddia olunan Türkiye’nin iki ülke arasındaki sorunları müzakereler yoluyla çözmek istemesine karşılık, tehdit edildiğini iddia eden Yunanistan’ın ısrarla müzakerelerden kaçınmasında çelişkiye de işaret etmek isterim.

Yunan Hükümetinin bu olumsuz tutumu kendi bileceği bir iştir. Ancak şunu belirtmek gerekir ki. Türkiye’nin dış politikasındaki birinci öncelik Yunanistan’la olan ilişkiler değildir; Türkiye’nin çok yönlü dış politikasında Yunanistan’ın sadece muayyen bir yeri vardır.

Yunanistan’la mevcut ilişkilerimiz hakkında hükümetimizce yüce meclise türlü vesilelerle bilgi sunulmuş ve konu etraflı bir şekilde müzakere edilmiştir. Halihazır aşamada ilişiklerde genel görüşme açılmasını gerektirecek yeni bir unsur mevcut değildir.

Bu itibarla genel görüşme açılması herhangi bir yarar sağlamayacağı gibi, dış politika önceliklerimiz bakımından bazı yanlış anlamalara da neden olabilecektir. Ancak, Türk – Yunan ilişkilerinde yüce Mecliste genel görüşme açılmasını gerektirecek yeni bir gelişme olduğunu takdirde, hükümetimizin sayın milletvekillerinin değerli görüşlerinden yararlanmak isteyeceği de tabidir.

Yüce Meclise saygılarımla arz ederim. (ANAP sıralarından alkışlar).