DEVLET BAKANI SAYIN MESUT YILMAZ'IN
KADROLAŞMA İDDİALARI İLE İLGİLİ MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİ
ÜZERİNDE YAPTIĞI KONUŞMA

8 Ocak 1986 Çarşamba

* * *

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geliniz, yeni başlayan 1986 senesinin ve hükümetimizin üçüncü senesinin bu ilk Meclis Araştırması önergesine, en iyi niyetli varsayımlarla eğilelim.

Diyelim ki, bu önerge, anamuhalefetin, fos çıkan kadrolaşma iddiaları yerine, uçurmayı denediği yeni bir balon değildir. Diyelim ki, bu önerge, altı aydan beri sözü edilen yolsuzluklar dağının doğurduğu bir fare de değildir.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) –“Fare” dedim, Sayın Erel.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Bütün iyi niyetimizi ve sabrımızı zorlayarak, Sayın Ali İhsan Elgin ve 13 arkadaşının verdikleri bu önergenin, araştırma önergesinde kendilerinin de belirttikleri gibi, “Devletin kontrolündeki bankalar aracılığıyla iktidar partisine mensup ya da ona yakın olanlara, ayrıcalıklı davranarak, kredi sağlandığı yolundaki iddiaların araştırılması amacıyla” verildiğini kabul edelim. (SHP sıralarından “evet” sesleri).

Şimdi soralım: Devletin kontrolündeki bankalar hangi bankalar? Bunları sayalım: Anadolu Bankası, Ziraat Bankası, Emlak Kredi Bankası, Halka Bankası, Şekerbank.

Önergede bir ifade daha var: “İktidar partisine mensup ya da ona yakın olanlar...”

Kimdir iktidar partisi? İktidar partisi, Anavatan Partisi, Anavatan Partisinin mensupları kimler? Henüz belgeleri Cumhuriyet Savcılığına intikal etmemiş olanlarla birlikte, Anavatan Partisi mensuplarının sayısı yaklaşık yarım milyon kişi... Peki, Anavatan Partisine yakın olanlar kimler? Bir partiye yakın olanlar, en başta, ona oy verenler. Kim bunlar? Sayıları belli, söylüyorum, 6 Kasım 1983’te 7 833 148 kişi.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – 25 Mart 1984’te 7 338 200 kişi.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Öbür partilerinki de belli: Halkçı Partinin, 1.5 milyon...

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Türkiye’de, 7 milyon barajını aşan ilk parti, Anavatan Partisidir.

Şimdi, biraz önce saydığım kamu bankalarının, son iki sene içerisinde yaptıkları kredi muamelelerinin sayısını çıkarmak maalesef mümkün olmadı; ama elimde sadece Ziraat Bankasına ait rakam var. Ziraat Bankasının, sadece 1985 senesinde gerçekleştirdiği kredi işlemlerinin sayısı 2 678 960. Şimdi varsayalım ki, bu araştırma önergesi kabul edildi; evvela bir araştırma komisyonu teşkil edildi ve çalışmaya başladı... Ne yapacak bu komisyon?

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Önergede söylediklerinizi cevaplandırıyorum.

Ne yapacak bu komisyon? Bütün bu bankalardaki milyonlarca kredi muameleleri içerisinde, milyonlarca Anavatan partisi mensubunu veya ona yakın olanları ilgilendirenleri ayıracak ve bunların usulüne uygun olup, olmayanlarını tespit edecek!...

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Sayın milletvekilleri,böyle bir araştırma, bu yasama döneminde bitmez; ama Türk bankacılık sisteminin yarısını meydana getiren bu bankalardaki bütün kredi işlemleri duru; bu bankalar batar ve bu bankalar batarsa, Türk ekonomisi çöker. (SHP sıralarından gürültüler).

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Önerge sahibi sayın milletvekillerinin iyi niyetini baştan kabul ettiğimiz için, onların böyle bir felaketi arzuladıklarını da düşünmüyoruz. O halde nedir bu arkadaşlarımızın istedikleri; daha doğrusu, sıkıntıları nedir?

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Acaba, Türkiye’de kamu bankalarının denetiminde bir sorun mu vardır; acaba, bazı yolsuzluklar, yapanın yanına kar mı kalmaktadır? (SHP sıralarından “Evet, evet” sesleri) Hayır, sayın milletvekilleri, Türkiye’de bankaların denetimsizlik sorunu değil; tam tersine, aşırı denetim sorunu vardır. Dünyada – belki de – bankaları bizdekinden daha sıkı denetlenen hiçbir ülke mevcut değildir. Bir kere, denetimsizlik sorunu değil, tam tersine, aşırı denetim sorunu vardır. Özel olarak bankaları denetlemek görevlendirilen bankalar yeminli murakıpları vardır, bankaları kambiyo işlemleri yönünden denetleyen Hazine kontrolörleri, bankalar vergi yönünden denetleyen hesap uzmanları eğer bu denetlemelerinde kredi işlemlerine ilişkin bir usulsüzlük sezerlerse, o zaman kredi işlemlerini de inceleme yetkileri vardır. Bütün bunların üstünde, icabında görevlendirilebilecek olan Başbakanlık Teftiş Kurulu vardır ve nihayet, Yüksek denetleme Kurulunun sürekli denetimi vardır. Hepsinin üstünde de, KİT Komisyonunun, yani Meclisin denetimi vardır.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Kısacası, Türkiye’de, kamu bankalarının katmerli denetimi vardır. Bu tablo karşısında, hükümet olarak, asıl bizim sorunumuz vardır; bizim sıkıntımız, atacağı her imzanın, yarın başına ne gibi gaileler açacağını düşünüp, işini savsaklayan; yolsuzluk korkusuyla, elindeki işleri bekleten bürokratların ürkekliğidir, kendilerine güvensizliğidir. İnanınız, bürokrasiyi azaltmadaki en büyük engelimiz de budur.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Şimdi, bir kredi muamelesi ne zaman usulüne uygundur, ne zaman usulsüzlükle veya yolsuzlukla maluldür? Bu önergeyi tartışmak için, evvela bu kavramlarda anlaşmamız lazım. Çünkü, eğer, kredi alan herkesi kayırılmış kabul ediyorsanız, eğer borç alan herkesi zenginleşmiş kabul ediyorsanız, ortada tartışacak bir şey kalmaz.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Şimdi, müsaadenizle, ben size bu ayrımı bir örnek olay üzerinde açıklamak isterim ve inanıyorum ki, bunu yaptığım zaman, bu önergenin altındaki baklayı da çıkartmış olacağım.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Örnek olay, iktidar partisi genel sekreterinin, makine mühendisi olan kardeşinin de ortağı bulunduğu bir ihracat firmasına, bir kamu ticari bankasınca açılan kredi ile ilgilidir. Bu olayın başında yer alması üzerine, Sayın Başbakanın talimatıyla, ilgili bankanın genel müdüründen bilgi istenmiştir. İlgili bankanın mahalinde yaptırdığı özel iç denetimi sonucunda, kredi muamelesinde en ufak bir usulsüzlük olmadığı anlaşılmıştır.

Sayın milletvekilleri, bu incelemede, bütün usulsüzlük ve yolsuzluk ihtimalleri teker teker araştırılmıştır; sonuçta, kredinin, usulüne tamamen uygun olarak verildiği; yani genel müdürlüğün istihbaratına dayanılarak, şubenin teklifi, krediler müdürlüğünü, genel müdür yardımcısının ve genel müdürün olumlu görüşü ile ve yönetim kurulu kararıyla tahsis yapıldığı; kredi karşılığında, hem ortakların şahsi kefaletinin, hem de kredi miktarının yüze 50 fazlasıyla gayrimenkul ipoteğinin alınmış olduğu; ipotek edilen gayrimenkullerin değerinin, banka müdüründen, ticaret odası, tapu ve belediye temsilcisinden oluşan bir ekspertiz heyeti tarafından belirlendiği....

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – ... yedi ay kadar önce açılan bu kredide herhangi bir depasman durumunun bulunmadığı, limitlere uygun olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, kredi işlemi, bir ihracat kredisiyle ilgili olduğu ve ihracat kredi faizlerinin de geçen seneden beri normal ticari faizlerle aynı düzeye getirilmiş olmasına ve bu sebeple ihracat taahhüdü aranmamasına rağmen, bu muamelede dış bağlantıların mevcut bulunduğu ve ihracatın kısmen gerçekleştirilmiş olduğu görülmüştür.

Nihayet, bir tesadüf eseri olarak, ilgili banka şubesinin işlemlerinin, bu olaydan sonra, bankalar yeminli murakıplarınca denetlenmiş olduğu halde, herhangi bir usulsüzlük veya yolsuzluk tespiti yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, daha ileri bir araştırmayı haklı kılacakken ufak bir neden mevcut değildir.

Bu olayda yıpratılmak istenen bizim bir kardeşimizdir; ama sizi temin ederim ki, eğer yapılan inceleme ters sonuç verseydi, önerge sahiplerine gösterdiğimiz müsamahayı biz kendisine göstermezdik (ANAP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Biz yolsuzluklarla mücadelede cumhuriyet tarihinin en ekstrem örneğini vermiş bir hükümetiz.

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Sayın milletvekilleri, bu araştırma önergesinin gündeme alınıp görüşülebilmesi için,siyasi sorumluluk taşıyan hükümeti ilzam edici bir yönünün olması gerekir; yoksa, bu mesele yargıyı ilgilendirir; hükümeti veya hükümetin icraatını ilgilendiren bir yönünün olması gerekir. Ne yapmıştır hükümet? Bu hükümetin herhangi bir üyesi, herhangi bir şirkete kredi verilmesi için, kendisine bağlı bir banka müdürüne talimat mı vermiştir? Hayır, tam tersini söylemiştir; sadece ve daima usulüne uygun davranmalarını söylemiştir; hatta hatta, bakanların yetkileri var; Bankalar Kanununun 38 inci maddesine göre, bankaların öz kaynaklarının yüzde 10'nu aşan kredi verebilmeleri, ancak ilgili bakanın talimatına bağlı. Size iftiharla söylüyorum, ilgili bakanlarımızın hiçbirisi, bu kanuni hakkını kullanıp, bir özel şirkete bu plafonun (plafond) aşılması için talimat vermiştir. (ANAP sıralarından alkışlar).

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Sayın milletvekilleri, ümitle bekledik, sabırla bekledik, düne kadar bu önergenin ya geri çekilmesi ya da içini dolduracak birtakım unsurlarla desteklenmesini bekledik; maalesef, ikisi de gerçekleşmemiştir. Şimdi önerge gelmiştir, zapta geçmiştir, arşive girmiştir. Yarın, hukuk fakültesinde hocalar, kendi talebelerine, bir araştırma önergesinin ne olmaması gerektiğine örnek olarak bu önergeyi göstereceklerdir. (ANAP sıralarından alkışlar). Anayasa Hukukumuza katkılarından dolayı önerge sahiplerini kutluyorum ve o halde soruyorum sayın milletvekilleri...

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Bu önergenin değeri nedir, onu da söylüyorum. Bu önergenin yazılı olduğu kağıt, önergenin kendisinden daha değerlidir. (ANAP sıralarından, “Bravo” sesleri, alkışlar).

Hepinize saygılar sunarım. (ANAP sıralarından alkışlar).