DEVLET BAKANI SAYIN MESUT YILMAZ'IN
ABD İLE YAPILAN YATIRIMLARIN KARŞILIKLI KORUNMASI ANLAŞMASI
İLE İLGİLİ OLARAK SORU ÖNERGESİNE VERDİĞİ CEVAP

25 Şubat 1986 Salı

* * *

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçel Milletvekili Sayın Sağlar’ın, Sayın Başbakana yönelttiği sözlü soru önergesine cevaplarımızı arz ediyorum:

Türkiye ile Amerika Birleşik devletleri arasında, 13 – 15 Mart 1985 tarihlerinde Ankara’da ve 8-12 Temmuz 1985 tarihlerinde Washington’da yapılan müzakereler sonunda, yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması konusunda bir anlaşma hazırlanmış ve 12 Temmuz 1985 tarihinde ad referandum olarak parafe edilmiştir.

Anlaşma, önümüzdeki günlerde Washington’da imza edilecek ve tabiatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Amerika Birleşik Devletleri Kongresi tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecektir.

Anlaşma, tarafların birbirlerinin ülkesinde yatırım yapmalarını teşvik etmek, iki ülke arasında istikrarlı bir yatırım ortamı meydana getirmek ve böylelikle sermaye ve teknoloji akımını geliştirmek amacına yöneliktir. Anlaşma ile yatırımlardan elde edilen gelirin transferi, yatırımların kamulaştırılması, doğabilecek ihtilafların çözüm şekli ve her iki ülkenin yabancı sermaye yatırımlarını kısıtladığı alanlar belirli esaslara bağlanmaktadır. Anlaşmanın tam metni, imzalandıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilecek ve yüce meclisin onayına sunulacaktır.

Soru önergesinde yer alan anlaşma ile Amerika Birleşik devletleri tebaasındaki işadamlarına, mallarının kamulaştırılmayacağı, karlarının hiçbir bürokratik engel tanımadan, ek vergilerden muaf olarak dışarıya transfer edileceği, herhangi bir karışıklık anında can ve mal güvenliklerinin öncelikle korunacağı yolunda garantiler verildiği yolundaki iddialar gerçekten uzaktır.

Her şeyden önce şu noktayı vurgulamak isterim ki, anlaşma, karşılık ilkesine dayanmaktadır. Yani, anlaşma ile sağlanan teşvik ve koruma hükümleri, her iki taraf için de geçerlidir. Üstelik bu anlaşma ile her iki tarafın özel sektör ve kamu kuruluşlarına sağlanan hakların, tarafların ulusal kanun ve mevzuatlarıyla sınırlı olduğu açıkça tasrih edilmiştir.

Anlaşma ile savaş, iç karışıklık gibi hallerde Amerika Birleşik Devletleri tebaalı işadamlarının can güvenliklerinin öncelikle korunmasının öngörüldüğü iddiası gerçek dışıdır. Anlaşmanın bu konuya ilişkin hükmü, böyle bir durumda her iki tarafın, karşı taraf vatandaşlarını veya şirketlerini, kendi vatandaşlarına ve şirketlerine uyguladığı muameleden farklı bir muameleye tabi tutmasını, bir ayırım yapmamasını öngörmektedir.

Anlaşmanın, Amerika Birleşik devletleri tebaalı işadamlarının yatırımlarının kamulaştırılmayacağı hükmünü getirdiği iddiası da yanlıştır. Anlaşma, kamulaştırmanın kamu yararına, ayırım gözetmeksizin ve yürürlükteki mevzuata göre yapılmasını hükme bağlamakta, bir başka deyişle, kamulaştırmanın tabi olacağı temel ilkeleri belirlemektedir.

Amerika Birleşik devletleri tebaalı işadamlarının, yatırımlarından elde edecekleri karı hiçbir bürokratik engel tanımadan, ek vergilerden muaf olarak dışarıya transfer edebilecekleri iddiası da asılsızdır. Transferlerin, tarafların kanun ve kararnamelerine göre yapılacağı ve yatırımların vergi kanunlarına tabi olacağı, anlaşmada sarahaten ifade edilmektedir.

Bu izahatımdan da anlaşılacağı gibi, amacımız hiçbir ülkeye imtiyaz sağlamak değil, yabancı sermayenin Türkiye’de yatırım yapmasını zorlaştıran bürokratik ve ayırımcı engelleri kaldırarak, ülkemizin ekonomik gelişmesinde ileri teknoloji ve sermaye birikiminden yararlanma imkanlarını yaratmaktır.

Nitekim, sadece Amerika Birleşik Devletleriyle değil, Japonya, Belçika, İsviçre, kanada, İngiltere, Hollanda gibi ileri teknolojik düzeyleriyle ülkemizin ekonomik gelişmesine katkıda bulunabilecek diğer ülkelerle de, yatırımların teşvik ve korunmasına yönelik bu nitelikteki anlaşmalar akdedilmesi öngörülmektedir. Son olarak, Romanya Sosyalist Cumhuriyetinden de benzer bir anlaşma yapılması teklifi gelmiş olup, tarafımızdan incelenmektedir.

Soru sahibi, can ve mal güvencesinin sağlanması için 50 milyon Türk vatandaşının işadamı mı olması gerektiğini, sormaktadır. Daha önce de belirttiğim gibi, anlaşma, can ve mal güvenliği konusunda hiçbir ayrıcalık yaratmamakta, aksine, ayırım yapılmamasına matuf hükümler ihtiva etmektedir. Anlaşma, bu niteliğiyle, Türkiye’de yaşayan herkesin can ve mal güvenliğini teminat altına alan Anayasamızla tam bir uyum halindedir.

Yurt dışındaki işçilerimizle birlikte 54 milyon Türk vatandaşına can ve mal güvenliği içinde mesut ve müreffeh bir yaşam düzeyi sağlamak, hükümetimizin temel hedefidir. Bu hedefe ulaşmanın yolu, Türkiye’nin iktisadi kalkınmasını, iç ve dış her türlü akılcı imkanlardan yararlanarak süratle gerçekleştirilmesinden ve Büyük Atatürk’ün ifade ettiği gibi, çağdaş uygarlık düzeyine sahip ülkeler arasında kendisine layık yeri almasından geçer. Hükümetimiz, bu hedefe ulaşmak için gerekli gördüğü bütün akılcı, gerçekçi ve tutarlı tedbirleri azimle uygulamaya kararlıdır.

Saygılarımla arz ederim.

RESMİ İLANLAR KONUSU

DEVLET BAKANI A. MESUT YILMAZ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Davut Abacıgil’in, Sayın Başbakanımıza yönelttiği sözlü soru önergesinin 1, 2 ve 3 üncü maddelerinde, “resmi ilanlarda, 7-10 yıl önceki fiyatların uygulandığı” ileri sürülmektedir.

Halbuki, resmi ilan tarifesi konusunda en son çıkarılan, 21.2.1984 tarih ve 84/7742 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, 21.12.1981 tarihli kararname kaldırılmış ve resmi ilan bedelleri, yüzde 50 oranında artırılarak yeniden düzenlenmiştir.

Resmi ilanlar, gazete sahipleriyle basında fikren ve bedenen çalışanlara maddi destek ve sosyal imkanlar sağlamakla beraber, gazetelerin var olmaları ve yaşamaları için doğrudan bir araç değildir; ancak, kanunen belirli vasıfları haiz gazeteler resmi ilan alabilmektedir. Bununla, gazetelerin de istenilen vasıflara ulaşabilmeleri için çaba göstermelerinin teşviki amaçlanmıştır.

Resmi ilan fiyatları, 195 sayılı Kanunun 19 uncu maddesine göre, basın ilan Kurumu Genel Kurulunun teklifi üzerine, Bakanlar Kurulunca tespit edilmektedir. Kuruma bu konuda, münferit birkaç istek dışında müracaat olmadığı gibi, kurumdan hükümete de bu konuda herhangi bir teklif gelmemiştir.

Saygılarımla arz ederim.