DIŞİŞLERİ BAKANI SAYIN MESUT YILMAZ'IN
BULGARİSTAN'DAKİ TÜRK AZINLIK KONUSUNDA YAPTIĞI KONUŞMA

27 Nisan 1989 Perşembe

* * *

DIŞİŞLERİ BAKANI A. MESUT YILMAZ (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bulgaristan’daki Türk azınlığına karış, 1984 yılı sonlarından beri uygulanan asimilasyon politikası maalesef, Sayın Milletvekilinin de burada ifade ettiği şekilde, halen devam etmektedir.

Türk azınlığı sorununa bir çözüm bulabilmek için, Bulgaristan’la 23 Şubat 1988 tarihinde Belgrad’da imzaladığımız protokolle başlatılan diyalog ve bu süre zarfında vuku bulan yüksek düzeyli bazı temaslara rağmen, maalesef, Bulgaristan’ın bu konudaki uzlaşmaz tutumunda, olumlu sayılabilecek herhangi bir değişiklik görülmemiştir; tam tersine, Sayın Milletvekilinin de ifade ettiği gibi, Bulgaristan, tarihin tahrifine, yalan ve iftiraya dayalı propaganda faaliyetlerine günümüzde de devam etmektedir.

Bulgaristan’daki Türk azınlığın davasını sonuna kadar izlemeye kararlı olan Hükümetimiz, bu tablo karşısında, 13-16 Mart 1989 tarihlerinde Riyad’da yapılan İslam Konferansı Örgütü Dışişleri Bakanları Konferansına bu meseleyi götürmüştür. Konferansın, İslam ülkelerinin, Türk azınlığının bu haklı davasına desteğini açıklıkla ortaya koyan bir kararı kabul etmesi sağlanmıştır. Bu kararla, Konferans, Türk azınlığın yanı sıra, Bulgaristan’da himayeye muhtaç diğer Müslümanlara da sahip çıkmıştır. Aynı zamanda, gene bu kararla bu baskı politikasının devam etmesi halinde, üye ülkelerin, Bulgaristan’a karşı, ekonomik müeyyideler de dahil, her türlü tedbire başvurma çağrısı yapılmıştır. Bulgaristan’ın böyle ağır bir kararın alınmasını engellemeye yönelik girişimleri etkisiz bırakılmıştır.

Sayın milletvekilleri, Bulgaristan’daki Türk azınlığın hakları ve statüsünün iadesi yanında, kamuoyumuzun haklı olarak yakından izlediği, parçalanmış ailelerin birleştirilmesi konusu da büyük bir öncelik taşımaktadır. Bu yolda da yeni bir adım atılmıştır.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı Viyana İzleme Toplantısı sonunda kabul edilen ve Bulgaristan’ın da taraf olduğu kapanış belgesinde yeni bir mekanizma öngörülmüştür. İnsan haklarıyla ilgili bu mekanizmayı, Hükümetimiz, Bulgaristan’a karşı işletmeye başlamıştır.

Belge, azınlıkların haklarının korunması aile birleşmeleri ve diğer insani sorunların halli çerçevesinde önemli imkanlar getirmekte ve bu imkanların kullanılmasını da bütün üye ülkelere açık bir denetim mekanizmasına bağlamaktadır.

Bu imkanların tamamını kullanmaya kararlıyız. Bu mekanizma uyarınca, ilk adımda, Bulgaristan’dan, aile birleşmelerinin sağlanması bakımından üstlendiği yükümlülüklere uyumasını talep ettik; bu konuda Bulgaristan’a bir nota verdik.

Bulgaristan’ın, bu konuda şimdiye kadar yapılan taleplerin ancak çok küçük bir kısmını yerine getirdiği, binlerce vatandaşımızın Bulgaristan’daki yakın akrabalarının Türkiye’ye gelmesini beklediği yüksek malumunuzdur. Bulgaristan’ın, Viyana Kapanış Belgesiyle gerek bize, gerek Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansına üye olan diğer ülkelere karış insani alanda üstlenmiş bulunduğu yükümlülükler, daha fazla gecikmeden yerine getirmesini bekliyoruz.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı Viyana Belgesi uyarınca halen Londra’da çalışmalarını sürdürmekte olan Enformasyon Forumunda da azınlık meselesini önemle dile getirdik, bundan sonra da dile getirmeye devam edeceğiz.

Aynı anlayış ve kararlılıkla, 30 Mayısta Paris’te başlayacak olan İnsani Boyut Konferansını da, Bulgaristan’daki Türk azınlığı sorununu en geniş şekilde gündeme getireceğiz.

Sayın milletvekilleri, şunu bilhassa ifade etmek isterim ki, bizim, Bulgaristan’ı uluslar arası forumlarda güç duruma düşürmek gibi bir niyetimiz yoktur. Bizim amacımız, azınlık sorununa, mevcut ikili anlaşmalar ve uluslar arası belgeler çerçevesinde diyalog yoluyla çözüm bulabilmektir. Biz, diğer komşularımızla olduğu gibi, Bulgaristan’la da dostluk ve iyi ilişkiler idame ettirmeyi samimiyetle arzu etmekteyiz. Nitekim, Bulgaristan’ın Türk azınlığına karşı 1984 yılı sonundan itibaren giriştiği asimilasyon kampanyası öncesinde Türk-Bulgar ilişkilere, farklı sosyal ve siyasi sistemlere sahip ülkeler arasındaki ilişkilere örnek gösterilen bir düzeyde idi. Temennimiz, Bulgaristan’ın, attığı yanlış ve çıkmaz adımdan bir an önce geri dönerek, yol açmış olduğu azınlık sorununun halline imkan tanıması ve Türk-Bulgar iyi komşuluk ilişkilerinin yeniden tesisine zemin hazırlanmasıdır. Bunun gerçekleşmesinin, gerek iki ülkenin gerek Balkanlarda huzur, güven ve istikrarın yararına olacağı açıktır. Bu yaklaşımla, Bulgaristan’daki Türk azınlığın davasını uygun her türlü uluslar arası forumda takip etmeye, gerekli her adımı atmaya devam edeceğiz. Günümüzün bu en büyük insan hakları meselesi, bizim açımızdan ayrıca bir milli davadır ve bu dava halledilene kadar peşini bırakmayacağız.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (ANAP sıralarından alkışlar)